Röportaj: Gülseren Şenyüzlü
Hakkı Kuş kim? İki cümleyle Hakkı Kuş’u nasıl anlatırdınız?
Mardinli bir ailenin ikinci çocuğu olarak Diyarbakır’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Diyarbakır’da tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü kazandım.
Konservatuvar yıllarında çeşitli tiyatrolarda çalıştım.
Üstün başarı ödülüyle mezun olduktan sonra Eskişehir Şehir Tiyatroları sınavını kazandım.
Yaklaşık 17 yıldır bu kurumda ve çeşitli tiyatrolarda, konservatuvarlarda, resmi ve özel kurumlarda yönetmen, oyuncu, yazar ve eğitmen olarak çalıştım; çalışmaya devam ediyorum.
“Kendimi kısaca tanımlamam gerekirse; sabır taşı ve azimli, sevdiği ve istediği şeyin peşinden giden biri diyebilirim.”
Tiyatroyla nasıl tanıştınız?
Tiyatroya ortaokul yıllarında kendi yazıp yönettiğim ve arkadaşlarımla birlikte oynadığım bir oyunla başladım.
Kısıtlı imkânlar, tiyatroya ve diğer sanatlara ulaşma zorluğu içinde geçen yıllardan sonra ilk denememde konservatuvara girmeyi başardım.
Büyük bir aşkla başlayan maceram hâlâ devam ediyor. Umarım yıllar boyu sürer…
Pek çok ödül aldınız; bu ödüllerden söz edelim biraz.
Yerel, ulusal ve uluslararası alanda, farklı kurumlardan 20’nin üzerinde kişisel ve 50’nin üzerinde de topluluk ödülünde adım var.
Yönetmen ve oyuncu olarak yıllar içinde verdiğim emeklerin bir takdiri olarak lâyık görüldüğüm bu ödüllerden ötürü hem seyircilerimize hem de jüri üyelerine buradan bir kez daha teşekkür ederim.
Gelecekte yapmak istedikleriniz nelerdir?
Bugüne kadar iz bırakan işler yapmak için çalıştım ve bu anlamda hedeflerimin çoğunu gerçekleştirdim. Önümüzdeki süreçte, mesleki anlamda iz bırakan işler yapmaya devam etmek ve adından söz ettiren eserlere imza atmak isterim.
Bir oyunun sahneye konması, seyircinin önüne çıkması oldukça meşakkatli ve zaman alan bir süreç. Bu sürecin sonunda oyunu sahnede izlerken neler hissediyorsunuz?
Oyunu izlerken önce, ekiple birlikte geçirdiğimiz süreç geliyor aklıma; anlar aklımdan geçiyor. Sonra ne kadar emek verdiğimizi düşünürüm ve ilk halini oyunun. Sonra oyun boyunca, oyun ister komedi olsun, ister trajik bir eser an an gözlerim dolar.
Seyircileri izlerim çoğunlukla; onların oyuna verdikleri tepkiyi gözlerim, neler hissettiklerini anlamaya çalışırım.
En önemlisi de sahnede hayatımdan bir parça bırakmış olmanın gururunu; işimi emekle, alın teriyle, hakkıyla yapmanın onurunu yaşarım.
İnsanlara bir hediye daha vermenin mutluluğunu… Sanatla uğraşmanın çocuksuluğunu, olgunluğunu…
Size, okuyucularımıza ve seyircilerimize çok teşekkür ediyorum bana bu duyguları yaşattığınız için..