Röportaj: Gülseren Şenyüzlü
ESOGÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pınar Yıldız.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pınar Yıldız covid-19, grip ve soğuk algınlığı ilgili önemli bilgiler verdi.
• Sonbaharda grip enfeksiyonuCorona’yla el ele tutuşunca bizi neler bekliyor!
Sıcak yaz günleri bitiyor, serin günler yakında…
Ülkemiz ve dünya çağımızın en küresel ve ciddi sağlık sorunu ile baş etmeye çalışırken mevsim değişimi ile birlikte vücudumuzu tehdit edebilecek diğer hastalıklar da kapıda, içeri girmek için gün sayıyor.
Böylesi günlerde vücudumuzun kapısını açmamak, içeri giren mikroplara karşı güçlü durmak ve daha dirençli kalabilmek için bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızın bilincinde davranmak çok önemli.
2000’li yıllarla birlikte uzayan insan ömrü, kronik hastalıkların daha fazla görünmesine neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) öncelikli politikası, bu hastalıklarıönlemektir.
Sağlıklı beslenme, hareketli yaşam tarzının benimsenmesi, sigaranın bırakılması, stresin azaltılması, genetik hastalık yükü olanlar başta olmak üzere yaş gruplarına göre erken taramaların yapılması gibi temel önlemler kronik hastalıkların önlenmesine yönelik ana prensiplerdir.
Bununla birlikte temiz su kullanılması, temiz ve güvenli besinler ile beslenme ve etkin aşılamanın sağlanması ile bulaşıcı hastalıkların da önlenmesini sağlayacaktır.
• Her yıl bizler özellikle kış aylarında soğuk algınlığı ve gripten korunmaya çalışırken bu yıl bir de corona virüs enfeksiyonu var. Bunları birbirinden nasıl ayırırız? Korona mı, grip mi,soğuk algınlığı mı daha tehlikeli?
Sağlık bilimlerinde teknolojinin bu kadar ileri olduğu günümüzde biz halen bulaşıcı enfeksiyonları konuşuyorsak, bu onların ne kadar güçlü olduğunun da bir göstergesidiye düşünüyorum.
Soğuk algınlığı, grip ve korona virüs enfeksiyonu deyince, etkenleri viral olan bu enfeksiyonlar, benzerlikler gösterse de hastalanmış kişilerin yakınmalarının ve hastalık seyrinin farklılık gösterdiği 3 klinik durumdur.
Soğuk algınlığı: Kış aylarında daha sık görülmekle birlikte her mevsim görülebilen, temas ve damlacık yolu ile bulaşan bir hastalıktır.Hasta kişi ile yakın temas veyaenfekte olmuş ellerimizden virüslerin göz, yüz, ağız gibi vücuda giriş yollarından birini kullanarak içeri girmesi ile başlar. Başlangıç belirtileri, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, ateş, boğazda kızarıklık ve şişliktir. Ateş diğer iki tabloya göre daha az sıklıkta görülür.
Grip: Soğuk algınlığından biraz daha farklı hızlı başlangıçlı ve ciddi salgınlara yol açabilen bir klinik tablodur.
Grip, enfekte kişilerin solunum salgılarından damlacık yoluyla bulaşır. Yine benzer şekilde temas da diğer bir bulaş kaynağıdır. Şikâyetlerin başlaması ve bulaşıcılık süresi yaklaşık 1 hafta kadar olduğundan hastalıklı kişilerin kendilerini sağlıklı kişilerden uzak tutmaları önemlidir. Grip, soğuk algınlığından farklı olarak daha ani ortaya çıkan ateş, yaygın kas ağrısı, baş ağrısı ve halsizlik ile başlar. Özellikle yaşlı hastalarda her iki durumda da yakınmalar daha silik olabilir ve klinik tablo daha hızlı ilerleyebilir. Kendi kendini sınırlayarak ve destek tedavi ile 1 hafta içinde düzelebilir. Biz hekimler, özellikle grip ile ilişkili olarak hastalığın kendisinden çok gelişebilecek ikincil sorunlardan korkmaktayız. Özellikle bağışıklık sistemi daha zayıf, ilave risk faktörleri ve hastalıkları bulunan ve 65 yaşın üzerindeki kişilerde grip sonrasında gelişen alt solunum yolu enfeksiyonları(zatürre) ölümcül seyredebilir.
Covid-19 enfeksiyonu: Bulaş yolu, soğuk algınlığı ve grip ile benzer şekilde yakın temas ve damlacık yoludur. Enfekte kişiden damlacıklar yakın temasla, öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında sağlıklı kişiye geçebilmekte ve hastalık gelişebilmektedir.
Pandemi, henüz çok yeni ve araştırmalar devam ettiğinden farklı bulaş yolları da tartışılmaktadır.Enfeksiyonu almış kişide yakınmalar ortalama 5 gün içinde ortaya çıkar ancak bu süre 2 haftaya kadar uzayabildiğinden, özellikle hastalıklı kişi ile temas eden kişiler dikkatli olmalıdır. Ateş, öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal, koku ve tad almada bozukluk gibi diğer iki klinik tablodan çok daha geniş bir yakınma yelpazesi görmekteyiz. Hastalığın yakınma olmadan ya da hafif şikâyetlerle atlatılabildiği vakalar olduğu gibi başta akciğer olmak üzere pek çok organ ve sistemi etkileyebilen ciddi ve ölümcül tabloların görüldüğü vakaları da görmekteyiz.
• Gribin önemini vurguladınız. Peki, o zaman grip aşısı olmalı mıyız? Bu konuda ne dersiniz?
Her sonbahar yapısını değiştirerek karşımıza çıkan grip virüsü, bireylerdeki duyarlılıkdeğişkenliği nedeniyle hastalanmış kişileri farklı şekilde etkileyebilmektedir. Grip enfeksiyonunun; çok geniş kitleleri etkileyebilen, iş gücü kaybına yol açan ve çok daha önemlisi yüksek ölüm oranları olan bir klinik durum olması nedeniyleengellenmesi çok önemlidir.
Soğuk algınlığı, grip ve Covid-19 enfeksiyonu için başta el hijyeni olmak üzere ve genel hijyen kurallarına uyulması, yakın mesafe temastan kaçınılması, sosyal hayatın kurallara uygun devam edilmesinin sağlanması temel kurallardır.
Grip enfeksiyonunun önlenmesinde aşılama elimizdeki en güçlü silahların başında gelir. Grip aşısı 6 ayın üzerinde olan ve aşılanmasının önünde sağlık açısından bir engeli bulunmayan herkese uygulanabilir.
• Bu dönemlerde özellikle grip olduğumuzda nelere dikkat etmeliyiz, antibiyotik kullanmalı mıyız?
Soğuk algınlığı, grip ve Covid-19 enfeksiyonlarının tedavileri ile ilişkili olarak ortak söyleyebileceklerimiz; doğru beslenme ve istirahatin önemidir. Özellikle doğru beslenme; kişinin kendi sağlık durumu ile ilgili kısıtlamaları dışında mümkünse ideal miktarda, her besin grubunu ve C vitamini içeren sebze ve meyvelerdenzengin bir beslenme diyetidir. Kişilerin günlük sıvı tüketimini sağlıklı dönemlerine göre arttırarak bir planlama yapmaları faydalı olacaktır. Sigara içilmesinin önlenmesi de çok önemlidir.
Virüsler, bağışıklık sistemi baskılandığında daha güçlüdür. O nedenle bizlerde vücut direncimizi her zamankinden çok daha fazla güçlendirmeliyiz. Bağışıklık sisteminin savaşma gücünü arttıran mevsiminde yetişmiş, doğal, C vitamini, E vitamini, A vitamininden zengin, renkli ve çok yönlü gıda tüketimine dikkat etmeliyiz. Bu yaklaşım sadece bu döneme özgü değil tabii ki hayat felsefesi olarak da benimsenmelidir.
Stres ve üzüntüyü azaltmalı, düzenli ve yeterli uyku düzeni sağlanmalı, D vitaminin en önemli kaynağı olan güneş ışığından faydalanmalıyız.
Viralenfeksiyonlarda eğer süreç uzar ve ikincil gelişen bakteri kaynaklı enfeksiyonlar eklenir ise antibiyotik kullanılabilir. Ancak klinik tablonun başında, bilinçsizce antibiyotik almak, evde bulunan yarım kalmış bir antibiyotiği hekime danışmadan başlamak son derece yanlıştır ve elimizdeki ilaçların da gücünü azaltmaktadır. Bu açıdan çok dikkatli davranmak gerekmektedir.
• Özellikle 65 yaş üstü diye söylenen ve bu tip hastalıklara daha duyarlı olan bir grup var toplumumuzda. Bu grup için neler söylemek istersiniz?
Bahsettiğimiz hastalıklarda vücut direncinin ve savunma sisteminin gücünün öneminden bahsettik. Burada ileri yaştaki en önemli sorun zamanla bağışıklık yanıtının bozulmasıdır. Her ne kadar kişisel farklılıklar gösterse de yaş ilerledikçe hücresel ve humoral bağışıklık yanıtı zayıflayabilmekte ve enfeksiyonlara karşı daha dayanıksız hale gelebilmekteyiz.
Bu nedenle de ileri yaştaki bireyler, gençlerin daha hafif atlattığı grip, soğuk algınlığı gibi hastalıkları daha uzun sürede ve daha ağır geçirebilmektedir. Savunma sistemlerinin zayıflamasının yanındao yaş gruplarında eşlik eden kronikhastalıklar da iyileşmeyi güçleştirmektedir. 65 yaş üstü kişiler çok daha dikkatli yaşamalı, çok daha dikkatli beslenmeli ve hekimlerinin önerilerine tam olarak uymalıdır.
• Son zamanlarda erişkin aşıları konusuna ilgi arttı. Zatürre aşısı da en popüler konuların başında gelmekte, aşı yetmiyor neredeyse. Sizce zatürre aşısı yapılmalı mı? Kimlere yapılmalı?
Zatürre aşısı olarak bilinen, Pnömokok aşısı erişkin aşı takviminde uzun zamandır önemli ve öncelikli aşılardan bir tanesi aslında. Doğru söylüyorsunuz, son dönemde Pnömokok aşısını ara ara yok durumuna getiren artan bir ilgi ile karşı karşıyayız. Bu tabii ki, benim gibi erişkin aşılama ile uğraşan hekimler başta olmak üzere tüm hekimleri sevindiren bir gelişme.
Bizler, zatürre aşısını önerirken temelde hedefimiz, pnömokokal hastalık seyrinde gelişen alt solunum yolu enfeksiyonu ve beyin zarları iltihabının(menenjit) önlenmesidir. Söylemek istediğimi pratik olarak anlatırsam, zatürre aşısı yapılan kişi Pnömokokenfeksiyonunu sinüzit olarak atlatır ancak zatürre geçirmez ya da daha hafif atlatır.
Toplumdan kazanılan alt solunum yolları enfeksiyonlarının en sık etkenlerinden biri olanpnömok enfeksiyonun aşılanmak suretiyle önlenmesi Covid- 19’un ağır seyrini de etkileyecektir. Her iki enfeksiyon etkeni de akciğerleri hedef aldığından bir etkenden korunmak diğerinin kötüye gitmesinin önüne geçebilir. Başta risk grubundaki hastalar olmak üzere seçilmiş kişiler devletin geri ödeme kapsamında aile hekimliklerinde ve hastanelerin aşı kliniklerinde Pnömoni aşısı(kPa13) olabilirler. Risk gruplarını okuyucularımız metin sonundaki tabloda bulabilir.
• Salgın hepimizi olumsuz etkiledi. Siz kış döneminde Korona virüs enfeksiyonu için neler söylemek istersiniz?
Mart 2019’da başlayan, tüm dünyayı derinden etkileyen ve yüksek ölüm oranı ile giden bir salgından bahsediyoruz. Bende İç Hastalıkları uzmanı olarak kendi kurumumda Enfeksiyon Hastalıkları ve Göğüs Hastalıklarıbölümlerindeki hocalarımızla birlikte Covid-19 hastalarını takip ediyorum.
Bilimsel olarak bilinmezlerin çok olduğu, geniş ölçekli, karşılaştırmalı önünü gören çalışmaların gerektiği bir salgın. Kış mevsiminde salgınla ilgili bizi neler bekliyor sorusunun yanıtına cevap verebilmek zor ancak bildiğim tek şey okuyucularımızın toplumsal yaşamda bireysel olarak mesafeli yaşam, hijyen kuralları ve maske takmak gibi hastalıktan korunma önlemlerine tam olarak uyum göstermelerinin mutlak gerektiğidir.
Halkımız; asılsız, kaynağı belli olmayan, bilimsel kanıta dayandırılmamış sosyal medya haberlerine inanmamalı, Sağlık Bakanlığı’mızın ve uzman derneklerimizin halkımıza yönelik bilimsel bilgi paylaşımlarını takip etmelidirler. Sağlık çalışanları olarak bizler tüm gücümüzle salgınla mücadele ediyor ve hastalarımızın en kısa sürede iyileşmeleri için çabalıyoruz. Ancak bizim çabamız tek taraflı olursa yetersiz kalır. Bu mücadele toplumun her kesiminin birlikte vereceği bir mücadeledir. Hepimiz sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Güneşli, aydınlık, Covid’siz günlerde görüşebilmek dileğiyle…
Grip Aşısı Öncelikli Gruplar:
• Sağlık çalışanları
• Komplikasyon riski yüksek olanlar
• Astma • Diyabet, metabolik hastalıklar • Kalp hastaları • Kronik karaciğer, böbrek hastaları • Nörolojik, hematolojik hastalar
• Yüksek riskli hastalara bakım verenler ve ev halkı
• 6 ay- 59 ay arası çocuklar
• ≥50 yaş (≥65 yaş)
• Gebeler
• İmmunokompromizeler, kanser hastaları
• HIV/AIDS hastaları
• Vücut kitle indeksi ≥40
• Bakımevinde kalanlar ve çalışanları
• <5 yaş altı çocuklara bakım verenler (özellikle <6 ay), ev halkı
Erişkin Bağışıklama Rehberi, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Erişkin Bağışıklama Rehberi Çalışma Grubu, 2016
Pnömoni Aşısı Olması Gereken Gruplar:
65 yaş üstü kişiler
Kronik Kalp Hastalığı
Kronik Akciğer Hastalığı
Kronik Böbrek ve Karaciğer Yetmezliği
Diyabet, Alkolizm
Nefrotik Sendrom
BOS Kaçağı Olan Hastalar
Kohlear İmplantı Olan Hastalar
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler
Konjenital/kazanılmış immün yetmezlik HIV infeksiyonu
Lösemi/Lenfoma/Hodgkin hastalığı
Yaygın kanser hastalığı olan hastalar
Dışarıdan kazanılmış bağışıklık baskılanması nedenleri
Organ nakli olan hastalar
Multiplmyelom tanısı olan hastalar
Erişkin Bağışıklama Rehberi, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Erişkin Bağışıklama Rehberi Çalışma Grubu, 2016